incebilugat

kārun matematiği değil derdim, ben daha derin bi' matematik öğrenmek istiyorum.

yanıt yanıltır mı?

ben bilmiyorum.

her yazdığım uzun girdiden sonra söyleyesim gelen kelime, tabii 'selâmetle' de yakışabilir hâtimeye.

geyiği harlamak, geyiğin boynuzlarını tavana vurması, geyik çevirmek.

geyik çevirmek biçimi geyiği geri çevirmek ma'nâsında sayıldığı için âdâba aykırı görülmüştür.

ekşi sözlük'te muhterem @winter'in "yabancilar arasinda uzun bir sure kalip, bir de konustugunuz yabanci dili evirip cevirecek kadar iyi degilseniz gordugunuz ilk turkle yapma ihtiyaci maksimuma vuran hayvan." şeklinde verdiği tanım oldukça yerindedir, üstüne bi' şey eklemek istemiyorum.

geyik sohbeti ifâdesinin 'avcı sohbeti' hâdisesinden gelmiş olması muhtemel imiş, sevan nişanyan bey öyle ifâde ediyor. artık türklerde avcılık ne kadar gelişmiş bi' müessese ise...

türkçe ritmik şiirde bu kelimenin kullanımı için çok güzel örnekler vardır:

"ilikledim gömleğimin düğmelerini
kafamda kuruyorum bana gülmelerini
bizim çocuklar bir görse döner bütün gün bir geyik
gayet temiz söylediklerimiz"

-sorgu (90 bpm'in kötülük bizim işimiz albümündeki beyaz yaka'dan)

"noel baba kıskandı, geyik yaptım"

-beta (bişey parçasından)

"kiminin işi sadece geyik sadece aids
ben raple kutsal bir iğne"

-sahtiyan (yeni nesil e.p'sindeki barda parçasından)

Güzel bi' kelâm, az diyoruz, daha fazla demeliyiz.

Artık benim de bi' tane var, elhamdülillah.

Dünyânız sallanırsa n'olurun animasyonca cevâbı ama elbette gerçeği daha da acı olabiliyor.

değerbilir.

teşcî' edebiyatımızda cesâretlendirmek, yüreklendirmek demektir; zor zamanlarda kardeşlerini yüreklendirenler sağ olsun, kadri kıymeti bilinecek o kadar insan var ki dünyâda, en azından çevremizdekilerin değerini bilelim. kadirşinasa kadirşinas olmak gerektir.

İkinci ismimin de işâret ettiği, altından kalkmaya çalıştığım sıfatım.

lakaplarımdan biridir, Latin alfabesi beni bu lakabı hak etmeye zorluyor.

"hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen."

-şeyhunâ gâlib

beşinci element ki
"Hayat
dört şeyle kaimdir derdi babam
su ve ateş ve toprak.
Ve rüzgâr
ona kendimi sonradan ben ekledim."
der İsmet Özel Amentü şiirinde ki her şey yerine de oturur böylece. Pekiyi insan nedir?

istikrarlı hâli makbûldür, istikrarsızı çok fenâdır. İslâm'ın Hicaz'da oluşturduğu te'sir ve peygamber efendimizden sonraki takrîbî 40 yıl istikrarlı devrimin en güzel örneğidir. Ondan hâriç olarak İngilizlerin kendince bunu sisteme oturtmuş olması devletlerinin bu kadar uzun sürmesine sebebiyet vermiştir Allâhu a'lem.

3,14159265358...

eskiler önüne bakmayı öğrettiler senelerce, biz öğrenemedik de fezâya bakmayı âdet eyledik.

fabrika değil cânîler yetiştirsin, cânânperestlere cân kimmiş öğretilen yerdir.

söz olamamış şey, boşluk ama dolu gözükeninden o yüzden zehirli; şunlarıbu vaziyete numûne addedebiliriz:
düzey, kanks, okul, evrensel...

söz, kelâm, gevezeliğin en küçük numûnesi ve kesinlikle sözcük değil.

kullanmayı çok sevdiğim kelime, uzatmayı çok seviyor insan da bu ömür bi' yerde bitecek.

matematiğin bir diğer ismi, eskiler bunun üzerine de çok düşünmüşler, ayriyeten leskofçalı gâlib ağabeyim -kendisi çok hoş sözler söyler- şöyle bi' soru sormuştur, cevâbını hâlâ bulamamanın çilesine mübtelâyım:

hisâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim?