mbabarani

Ocak 2024 itibariyle "itiraz ediyoruz" sloganıyla, MBA YAYINA bağlı şekilde, Şanlıurfa merkezli olarak çıkmaya başlayan nev'i şahsına münhasır bildiri ve protesto dergisidir. Aylık olarak yayınlanmaktadır. Kurucusu, imtiyaz sahibi ve editörü Muhammet Baran ASLAN 'dır. Boyutu küçük olsa da fikirleri ve müdafaa ettiği değerler büyüktür.

Keşke her solcu Cem Karaca, Uğur Mumcu gibi saygı duyulası olsa. Yanlış yolda dahi olsa davasında samimi davransa. Adam gibi adam solcular da kalmadı şimdi. Bir sürü ip cambazı, ağız hokkabazı, laf ebesi, menfaat bekçisi...

İlk türk astronot.

7 Ekimden bu yana yanı başımızda yaşanan binlerce ölüme, vahşete, katliama dikkat çekmek için Radyo Mısra, Uzun Metraj Dergisi, Filtre Medya, Lâ Edri Edebiyat Kulübü ve Kalemlik Dergisi ortaklığında şiir ve deneme kategorilerinde düzenlenen ve Bestami Yazgan, Şakir Diclehan, Zehra Ali Yılmaz, Necip Evlice, Mustafa Uçurum, Enes Gürbüz ve Muhammet Baran ASLAN'ın jüri olduğu "SATIR ARASI KUDÜS" yarışmasının kazananları belli oldu. İşte o isimler;

Şiir Kategorisi;

1. Kazım GÖK - Şeria Nehrinin Ağrısı

2. Mehmet YILDIZ - GAZZELİ ÇOCUKLAR

3. Adem TRAŞ - DOĞDUĞUM GÜN BÜYÜDÜM

4. İbrahim Halil ÖZDEMİR
5. Dudu DANIŞAN
6. Elmas TUNÇ
7. Ahmet Yasin AKTÜRK
8. Kerim AĞAÇ
9. Osman DİNDAR
10. Gülnare AKÇAY


Deneme Kategorisi;
1. Erkam YILDIRIM - KUTLU ŞEHİR

2_. Hümeyra Yıldırım YALÇIN - RAZI OLASIN

3. Abdülhakim ÇİFTÇİ - GRİ RENGİN OLMADIĞI ŞEHİR: KUDÜS

Mekkenin fethi.

Lamı cimi yok. Müslüman Noel kutlamaz...

İşgalci ve Faşist İsrail rejimine inat, Gazzeli küçük şehit Rim'in hatırı namına Dünya Şehir Çocuklar günü olarak ilan edilmiştir.

Yahudilerin, Amerikalıların, İngilizlerin, Ermenilerin ve Yunanlıların malesef ki çok belirgin bir ortak özelliği var; ne olursa olsun çok profesyonel şekilde yalan söyleyebiliyor ve insanları manipüle edip haklı çıkmak için her şeyi mübah görüyorlar.

Radyo Mısra, Filtre Medya, Lâ'Edri Edebiyat Kulübü, Uzun Metraj Dergisi ve Kalemlik Dergisinin ortaklığında 2023 senesinde Gazze de yaşanan elim hadiselere dikkat çekmek gayesiyle şiir, deneme / kompozisyon/ mektup dallarında düzenlenen 2023 tarihli "Kudüs, Gazze, Filistin" konulu edebiyat yarışmasıdır.

Jüri Üyeleri; Bestami Yazgan, Necip Evlice, Şakir Diclehan, Zehra Ali Yılmaz (Yılmaz), Selvigül Şahin, Mustafa Uçurum, Muhammet Baran ASLAN, Enes Gürbüz

Sürekli garip söylemlerle gündem olan 4 teşkilat var. Takip ediyorum da bunlar birbirleri hariç sürekli Müslümanları tenkit ediyor. Sanki Müslümanlara düşman olan tüm komünistler, gayrımüslimler, kemalistler, ateistler, satanistler, ırkçılar, HDP'liler vs. bitti de sıra İslami teşkilatlara geldi. Bu sebeple sormak istiyorum, neden hep Müslümanlarla uğraşıyorsunuz ey AGD, YENİ ASYA, CÜBBELİ ve FURKANCILAR ( Kuytulcular)?

Hz. Muhammed (s.a.v.)

Yaşasın ebedî ve ezelî ulu Önderimiz, başöğretmenimiz Hz. Muhammed (s.a.v.).

Büyük mütefekkir ve vatanperver, Serdengeçti Dergisinin yayıncısı, şair, yazar Osman Yüksel Serdengeçti'nin vefatının sene-i devriyesi.

15 Kasım;
• Filistin Bağımsızlık Günü
• Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Kuruluş Günü
• Turgut Özal hükümetinin Filistin Devletini tanıması ve bu vesile ile Filistin devletini tanıyan ilk Müslüman ülkenin Türkiye olmasının sene-i devriyesi.

Dünya; üzerinde milyarlarca hayatı barındıran bir mefhum! Ve biz ona hükmetmek için onu yavaş yavaş kemiren varlıklarız. Etrafınıza bir bakın. Savaşlar, ayrılıklar, göz yaşları, sefalet… Sizce de kendi eliyle kendi yuvasını yıkan yedi buçuk milyarlık hepçil bir koloniye benzemiyor muyuz. Peki bunu neden yapıyoruz? Hırs, kıskançlık, cehalet veya doyumsuzluk mu? Belki de bunların hepsi...

Ama asıl mesele içinizde hissettiklerinizde. İnsanlar asli ihtiyaçları karşılandıktan sonra inanç, his ve düşünceleri ile yaşamayı öğrenmek zorunda. Zira fazlasını istedikçe durulmaz bir şelaleye benziyoruz. Ve maalesef zamanla kendi kendimizi aşındırıyoruz. Oysa mutlu olmak ve yaşamak için bazen bir avuç su bazen de küçücük bir ümit yeter...

Muhammet Baran ASLAN

Hem (bkz: grafiti)nin hem de grafiti sanatçısının saygı görmesi, emeklerinin boşa gitmemesi, eserlerinin beğeniyle karşılanması, ceza yememesi hatta bu işten para dahi kazanabilmesi için bazı etik kurallarının belirlenmesi gerekmiştir. Tüm grafiti sanatçılarının uyması gereken kuralların bazıları şunlardır;



1) Mektep, cami ve ibadethane, çeşme, tarihi eser, mezarlık, huzurevi, kreş gibi yerlerin duvarlarına yazmamak, çizmemek.

2) Devlet malına zarar vermemek.

3) Ahlakdışı veya yasadışı şeyler, küfür nevinden sözler yazmamak, çizmemek.

4) Elden geldiğince temiz ve yeni duvarları kirletmemek zaten kirlenmiş, boyanmış duvarları tercih etmek.

5) Başka grafiti sanatçılarının eserlerine zarar vermemek, emeğe saygı göstermek ve böylece kendi eserinin de korunmasını sağlamak.

6) Özel mülkiyete karşı saygılı olmak.

7) Büyük işlere girişmeden önce müsait yerlerde alıştırma yapmak.

Grafiti, umumiyetle halka açık sahada yer alan bir duvarlara, yüzeylere çizilmiş, kazınmış veya püskürtülmüş yazı ve desenlerdir.

Grafiti kelimesi, Yunanca "graphein" (yazmak) kelimesinden gelmiş ve İtalyanca "sgraffio" (karalamak) kelimesinden türemiştir.

İnsanoğlu ilk çağlardan beri mağara resimleri yaparak bu sanatın doğmasına sebebiyet vermiş ve etrafında gördiğü şeyleri bir yüzeye yahut gelecek nesillere aktarmak istemiştir diyebiliriz. Ama bugün bildiğimiz manadaki grafiti 20. asırda ABD'de ortaya çıkmıştır. Özellikle Kızılderilileri, Siyahîlere, Asyalılar ve Müslümanlara karşı yapılan haksızlıklara karşı sıkça başvurulmuş bir başkaldırı yöntemi olmuştur. Rap / Hiphop kültürleriyle birlikte yoğrulduğu da gözlemlenmiştir.

Grafiti kimi çevrelerce bir sanat dalı olarak kabul edilirken, bazı ev ve dükkânların tahrif edilmesi, yanlış yerlere yanlış yazıların yazılması, tarihi eserlere ve ibadethaneleri zarar verilmesi gibi sebeplerle kimi çevrelerce de Vandalizm olarak nitelenegelmiştir. Malesef ki ülkemizde de Vandalizm örnekleri sıkça görülmektedir.

Bu sebeple hem grafitinin hem de grafiti sanatçısının saygı görmesi, emeklerinin boşa gitmemesi, eserlerinin beğeniyle karşılanması, ceza yememesi hatta bu işten para dahi kazanabilmesi için bazı etik kurallarının belirlenmesi gerekmiştir. Tüm grafiti sanatçılarının uyması gereken kuralların bazıları şunlardır;



1) Mektep, cami ve ibadethane, çeşme, tarihi eser, mezarlık, huzurevi, kreş gibi yerlerin duvarlarına yazmamak, çizmemek.

2) Devlet malına zarar vermemek.

3) Ahlakdışı veya yasadışı şeyler, küfür nevinden sözler yazmamak, çizmemek.

4) Elden geldiğince temiz ve yeni duvarları kirletmemek zaten kirlenmiş, boyanmış duvarları tercih etmek.

5) Başka grafiti sanatçılarının eserlerine zarar vermemek, emeğe saygı göstermek ve böylece kendi eserinin de korunmasını sağlamak.

6) Özel mülkiyete karşı saygılı olmak.

7) Büyük işlere girişmeden önce müsait yerlerde alıştırma yapmak.

#MBA

Aslında kurban bayramı arkadaşlık ve komşuluk bağlarının güçlendiği, akrabaların ziyaret edildiği, mezardakilerin yalnız bırakılmadığı, fakirlerin doyurulduğu, paylaşmanın öğrenildiği, çocukların sevindirildiği, yaşlıların mutlu olduğu çok güzel bir zaman dilimi. Bu sürecin halk için manevi olduğu kadar maddi faydası da var. Mesela hayvan yetiştiricileri, şekerlemeciler, giyim-kuşam satan esnaflar bu zamanda rahatlıyor. Hayvan kesimleri sayesinde kasap adayları idman yapabiliyor. Kurbanlardan kalan artıklar sayesinde sokak hayvanları da doyuyor. Kurbanlardan çıkan yünler, deriler işlenerek milli sermaye haline geliyor. Vakif ve derneklere bağışta bulunulduğu için hayır hareketleri artıyor. Ama yine de her sene bazı dengesizler insanların inançları ve memleketin kültürüyle dalga geçmeye kalkıyor. Ama şu açıdan da bir bakalım.

- Kurbanı kesiyorsanız kesin, kesmiyorsanız kesmeyin. Kimse sizi zorlamıyor, sizin de kimseye karışmaya hakkınız yok.
- Sırf sizin keyfiniz için bir buçuk milyar inananı olan 1400 senelik bir din değişmez.
- Hayvanlar sadece kurban bayramında değil her zaman kesiliyor.
- Kurban edilen hayvan türleri nesli tükenme altında olan veya tabiattan avlanıp getirilen hayvanlar değil. Onlar bu iş için üretiliyor ve dahi yıllarca güzelce besleniyor.
- Kurban adeti her din, coğrafya, kültür ve zamanda var olmuş bir adet. Ama sadece Müslümanlarınki batıyor nedense?
- İnsan vücudu doğal olarak proteine ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyaç en iyi hayvani gıdalarla paylaşmaktadır.
- Sadece insanlar değil, hayvanlar da bazı hayvanları tüketmektedir, dünyanın dengesi budur.
- Kurban kesmenin kendine has kuralları vardır.
- Kurbana karşı çıkanlar neden yılbaşlarında hindi ve ağaç katliamına karşı çıkmazlar? Neden İskandinavya'da balinaların, Çin'de kedi, köpeklerin öldürülmesine susarlar. İspanya'da boğalar zevk için öldürülürken sözde hayvanseverler nerededirler? Japonya'da tonlarca balık yakalanırken bu insanlar neden susar o zaman? Yahudiler tavukları canlı canlı duvarlara vura vura çığlık çığlığa öldürürken hayvan severler neden bir şey yapmaz? Çünkü davalarında samimi değillerdir de ondan.
- Madem kurban kesmek katliam insanlar neden inci takar, kürk ve deri giyer? Bunlar da katliam değil mi?
- Bütün kadınların kullandığı makyaj malzemeleri çoğunlukla hayvanlar üzerinde test edilir. O zaman neden kadınlar makyaj malzemelerini boykot etmez?
- Neden canlı canlı haşlanan ıstakoz tüketimi bu kadar yaygındır? Hem de çok pahalı olmasına rağmen?
- Havyar aslında bir canlının yumurtası, yani gelecek nesilleri değil midir? Yani asıl soykırım, katliam binlerce yumurtadan oluşan havyarı tüketmek olmaz mı? Peki neden kimse bunu umursamaz, sırf zenginler yediği için mi? Fakirler iki gram et yiyince mi suç oluyor sadece?

Aslında tüm bunlara baktığımızda kurban bayramı bir yandan da takipçi arttırmaya çalışan yalancı fenomenlerin, hayranlarının gönlünü hoş etmeye didinen ikiyüzlü ünlülerin, İslam düşmanlarının, Anadolu kültürüne yabancılaşmış / yozlaşmış kafaların, hergün "steak house"larda fotoğraf paylaşan görgüsüzlerin ideolojik safsatalalarla içindekileri kustukları ve dahi vejetaryenlerin, Veganların bir yandan sinirden çığlıklar atıp bir yandan da gelen mis gibi, mangal kokularından canları çekmiyormuş gibi yapmaya çalışıp beceremedikleri bir zaman dilimi haline gelmiştir.

Ayrıca hergün fakireç edebiyatı yapanların bu bayram da tatil beldelerini, otelleri, cafeleri, restoranları, avmleri vs. doldurdukları yine gözlerden kaçmadı.

Gerek Türkçülerin birbirini beğenmeyip (tefrik edip) "Biz daha Türkçüyüz" diyerek onlarca farklı STK kurmaları, gerek Ümit Özdağ'ın / Zafer Partisi 'nin faşizmi ve İyi Parti'nin sürekli söylem değiştirmesi, gerekse Kılıçdaroğlu 'nun milliyetçilik tiyatrosu gibi son yıllarda yaşanan gelişmeler artık bu memlekette Türkçülük davasının sulandırılıp, öldürülmeye çalışıldığının habercisidir. Ayrıca tarihimizde "Turancılık Davaları" ile birsürü insanın hapse atıldığını yahut kafatasçılık dönemlerinin yaşandığını unutmamak lazım gelir.

Bu takım hadiseleri ve ideolojileri düşünürken antropoloji ilminin hakikatlerini, hayatın gerçeklerini, insan haklarını, dini ve felsefi tartışmaları da göz önünde bulundurmak gerekir.

Takvimler Haziran 2023'ü gösterirken bacak bacak üstüne attık; bir yandan çekirdek çitlerken bir yandan da Rusya'da meydana gelen gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz. Tıpkı onların bize yaptığı gibi...

Bu ihtilâlin başarıya ulaşmasını elbette istemeyiz lakin Rusya'nın; Ukrayna, Kafkasya, Suriye ve Kırım'da yaptıklarının cezasını çektiği aşikâr. Yine de inşaallah siviller zarar görmez.

Geçmişe baktığımızda tarih boyunca bütün komşularıyla sürekli savaşan iki devlet görürüz. Bunlardan biri İran'dır, diğeri de Rusya...