İnsanların ilgi alanlarına göre, seviyeli ve güvenli bir şekilde hürce gezinip, paylaşım yapabileceği güzel bir mecra. Ben de bu mecrada kendi ismimle yer almaktan mutluluyum.
mbabarani
1. nesil admin - beşinci derece usta - admin -
Muhammet Baran Aslan
- toplam entry 223
- takipçi 17
- puan 11055
Önce deprem sonra sel felaketini yaşamış bir Urfalı olarak orada olup yuhalayanlar arasında olmak isterdim. Bu işin partisi, seçimi, ideolojisi olmaz. Orada insanlar can derdine düşmüş, akrabaları vefat etmiş, ekinleri kırılmış, hayvanları ölmüş, evlerini su basmış birileri gelip siyasi gövde gösterisi yapıyor, reklam ve oy peşinde koşuyor. Her şeyden önce vicdana, ahlaka, edebe uymayan bir davranış. Kılıçdaroğlu'nun hangi partiden olursa olsun aynı tepkiyi alırdı. Ayrıca millet orada yuh diyor kendisi hala utanmadan bozuntuya vermeyerek "teşekkür ediyorum, merak etmeyin ilgileneceğiz." Falan diyor. İnsanda biraz utanma olur.
Mukaddes davanın en ehemmiyetli kilit noktalarından birinin ruh okşayıcı bir şekilde hak noktasında olgunlaşıp, meyve verişi kabilinden kutlu bir hadise.
Bilgi kirliliğinin başat kaynağı
Genellikle talebeleri kobay gibi kullanılan, eğitim hayatları, psikolojileri düşünülmeyen, işlerin müdürlerin merhametine bırakıldığı deney hapishaneleri.
Türkiye'deki yerleşim tasnifini ve yapılandırmasını çok saçma buluyorum. Giderek her şey birbirine karışıp, içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Ve sürekli değişiklikler yapılıyor. Bence bir memleketin bir merkezi olur. Toprak sınırları içinde bulunan ve araçsız ulaşamayacağımz merkezin dışında kalan diğer büyük yerleşim yerleri ise ilçedir. İlçelerdeki ve merkezdeki ufak yerleşim yerlerine mahalle, kırsallardaki küçük yerleşim birimlerine ise köy denir. Köy ile ilçe arası büyüklükteki yerlere kasaba, köyden küçük yere mezra denir. İşte bu kadar basit. Yok köyleri mahalle yapıyorlar. Yok merkez ilçe çevre ilçe diye bölüyorlar. Yok kasabaları belediyelik, belde yapıyorlar. Saçma sapan işler.
Ölüm bu yalan dünyanın en büyük hakikatidir.
İnsanlardan çok tavuk, tavuklardan çok sinek, sineklerden çok karınca... Bu silsile böyle uzayıp gidiyor. Asıl Dikkat çeken ise canlılar alemi içerisinde sayısı en az bulunanlardan biri insan iken hepsine hakim olabilen yine insan. Ve gariptir ki tabiatı en çok tahrip eden de insan!..
Denilebilir ki kadim anadolunun en renksiz ve sıradan medeniyetleri den biri.
Kelimelerle fırçasını hayal, ilim, kabiliyet ve his boyalarına batırarak hakikatin hiç değilse gölgesinin resmini çizmeye çalışan sanat ve fikir işçisi...
Bugün bir Avrupa ülkesi olan Romanya'nın orta kısımlarında yer alan ve Macarlarla akraba olan Sekel Türkleri'nin yaşadığı tarihî, etnografik ve idarî bölgedir. Bir zamanlar Osmanlı sınırları içerisinde de kalan bu bölgede Sekellerin Romanya'dan özerk Cumhuriyet olma talepleri bulunmaktadır. Romanya idaresi tam özerkliği kabul etmese de bölgenin özel statüsünü tanımak zorunda kalmış ve bazı haklar verilmesine razı olmuştur. Bugün Sekkellerin büyük kısmı Macarca ve Rumence konuşmaktadır. Mavi ve sarı renklerden oluşan milli bayrakları, kendi kültürel müzik ve kıyafetleri vardır.
Bugün moldova'ya bağlı Gagauzya'da yaşayan Gagauz Türklerinin konuştuğu, bir ural-altay dili olan Türkçe'nin Batı Türkçesi koluna mensup yerel ağız.
Bugün bir doğu Avrupa ülkesi olan Moldova sınırları içerisinde olan ve Oğuz soyundan gelen Gagauz Türkleri'nin ana yurdu. Gagauz Türkleri Batı Türkçesinin Gagauzca ağzını konuşurlar. Bugün özerk bir ülke olarak varlıklarını devam ettirmektedirler. Moldova hükümeti ile de Türkiye Cumhuriyeti ile de barışçıl ilişkileri vardır. Eskiden Osmanlı toprağı olan
bu bölgede avrupa kültürü içinde erime tehlikeleri bulunmaktadır.
bu bölgede avrupa kültürü içinde erime tehlikeleri bulunmaktadır.
Yıllardır işgalci İsrail hükümeti tarafından abluka ve baskı altında tutulan kadim Filistin şehridir. Akdeniz'e kıyısı olan şehir elektrik, içme suyu, gıda, eğitim ve ilaç konusunda sıkıntı çekmektedir. Sina yarımadasına ve Süveyş Kanalı'a oldukça yakındır.
Osmanlılarda ve diğer birçok Türk-İslam devletinde padişahın giyisileriyle özel olarak ilgilenen vazifeliye verilen isim.
Ülkemizde camedar biraz yanlış anlaşılmaktadır. Zira bir modacı gibi zannedilmektedir. Aksine kıyafetlerin temizliği, düzeni ve zehirlenmeye yahut çalınmaya karşı korunması ile de alakadar olmaktaydı. Ayrıca padişah bir devlet adamı olduğu için sefir kabul eder resmi törenlere çıkardı. Bu gibi durumlarda devlet geleneğine uygun kıyafetler giymek zorunluydu. Camedar bu gibi işlerle de uğraşıyordu.
Ülkemizde camedar biraz yanlış anlaşılmaktadır. Zira bir modacı gibi zannedilmektedir. Aksine kıyafetlerin temizliği, düzeni ve zehirlenmeye yahut çalınmaya karşı korunması ile de alakadar olmaktaydı. Ayrıca padişah bir devlet adamı olduğu için sefir kabul eder resmi törenlere çıkardı. Bu gibi durumlarda devlet geleneğine uygun kıyafetler giymek zorunluydu. Camedar bu gibi işlerle de uğraşıyordu.
Nüfusunun çoğunluğunu Müslümanların ve Sihlerin oluşturduğu küçük bir kısmı hariç çoğunluğunun Hindistan'a bağlı bulunduğu coğrafi ve idari bölge.
Kavuşulması imkansız olduğu bilinen kişi yahut şeye duyulan özlem, hasret.
(bkz: mttb)
Açılımı Milli Türk Talebe Birliği olan bu dernek 1916 yılında kurulmuş olup Türkiye Cumhuriyeti'inden daha yaşlıdır. Zengin bir tarihe sahip bu dernek idarecilerinin görüşlerine göre zaman zaman sola meyletse de çoğunlukla ve şuan da sağcı, muhafazakar bir görünüş sergilemektedir. Şanlı bir tarihe sahip olan ve geçmişte vatan, millet yolunda şehitler veren, önemli işlere imza atan ve Kıbrıs Barış Harekatına'da destek veren bu dernek günümüzde
malesef ki birkaç kişinin gidip geldiği, slogancılık yapan tabela STK'cılığına dönüşmüştür. Ve denilebilir ki dışardan çok güzel görünen ama içi bomboş olan merkezlerinde torpil ve adam kayırma had safhaya çıkmıştır. Teşkilat içinde birbirlerine reis diyen ve başkanlık peşinde koşan insanların samimiyetsizliği zaman zaman göze çarpmaktadır. Yine de bazı taşra teşkilatlarında davasına sağdık, bilgili ve çalışkan üyeleri mensup olsa da özellikle asrın felaketinde bile sahada çok görülmeyişleri ve yardımlarının maddi yardımdan ibaret kalması tepki toplamıştır.
malesef ki birkaç kişinin gidip geldiği, slogancılık yapan tabela STK'cılığına dönüşmüştür. Ve denilebilir ki dışardan çok güzel görünen ama içi bomboş olan merkezlerinde torpil ve adam kayırma had safhaya çıkmıştır. Teşkilat içinde birbirlerine reis diyen ve başkanlık peşinde koşan insanların samimiyetsizliği zaman zaman göze çarpmaktadır. Yine de bazı taşra teşkilatlarında davasına sağdık, bilgili ve çalışkan üyeleri mensup olsa da özellikle asrın felaketinde bile sahada çok görülmeyişleri ve yardımlarının maddi yardımdan ibaret kalması tepki toplamıştır.
Günümüzde dünya nüfusu 7 milyar olarak hesaplanmaktadır. Garip olan ise bu nüfusun nerdeyse yarısının iki ülkede diğer yarısının diğer yüzlerce ülke ve bölgede yaşaması. Evet, Çin nüfusu 2 milyarı, Hindistan nüfusu ise 1,5 milyarı geçmekte. Sanki bu kendilerine yetmiyormuş gibi bir de Keşmir ve Doğu Türkistan 'ı işgal etmişler. Yüksek nüfus ilk bakışta askeri güç bakımından iyi gibi görünebilir ama aynı zamanda hava, su ve toprak kirlenmesine birinci dereceden sorumlu olduklarını, iş gücü fazlalığı sebebiyle ücretlerin azalıp işsizliğin arttığını, halk sağlığının ve sokak temizliğinin tehlike altında olduğunu gösterir. Zaten koronavirüs de Çin'de başlamıştı. Aşırı nüfus sebebiyle böcek, fare gibi şeyleri bile yemek zorunda kalmışlar ve bu bir kültüre dönüşmüştür.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?