1. beyt, yuva, yurt, memleket, belde, ev; çoğulu diyâr.
2. darağacı.
3. kavga, savaş, mücâdele.
dâr-ul âhire asıl dârdır, dâr-ı dünyâ darağacı.
"öz dârında özlenen;
günden güne ol hasreti közlenen
senden yine dâr u gîr neş'et etti,
sen gel yine gel ki rahmet de gelsin
sen dön yine, sen cân, rahmet seversin.
dâra çıktın saâdet, elçisiyle
muhabbet ettin hem ne, sohbet ettin
habbe der ve az sabret, dil dil et din
aşk et gönülle dille, yâr ne ettin
hoş gittin hoş da geldin.
câna şifâ dârı keşf, geldiğinde
delî ol dârı terk et, sevdiğim be
cübb cübb eder taş derk et, daldığında
nakşet ismimle nakşet, imşi derde
yat dârı gördüğünde.
der-i dâra sarıl ey, dildâra kaç
ney, ne ey kalır ne bey, sevin gayrı
sevin derde sevin der, derde sevin
ne ararsan bulunur devâ gayrı
..., yâr sabret az kaldı."
-İbrâhim Kudsî
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?