Babamın, dedemin ve onun da babasının köyü Tatayn... Aslında bizimkiler göçmenmiş. Doğu Anadolu Bölgesinden çok eski zamanlarda gelip buraya yerleşmişler. Ben -Annem Şanlıurfa merkezli olduğu için- şehirde doğdum, büyüdüm ama gönlümün bir köşesinde hep bu Fırat Nehri'ne açılan yemyeşil köyün sevgisi kaldı. Tatayn'ın manası ve kökeni bugün köy halkı tarafından tam olarak bilinmese de "ayn" Arapça'da göz demek. Köyün yakınlarında da "Pınarbaşı" denilen bir su kaynağı var. İsmini suyun gözü olan bu yerden aldığını düşünmekteyim. Sonradan Türkçeleştirme sevdasıyla verilen resmi ismi "Bulaklı" nın ise nereden, nasıl uydurulduğunu yahut kimin uydurduğunu hiçbirimiz tam olarak bilmiyoruz. Halkının tamamı Müslüman ve Kürt olan Tatayn; Hanefi mezhebine uyar, Kürtçe konuşur. Bayramlar, kandiller, düğünler, ramazanlar, cenazeler, asker uğurlamaları/karşılamaları ve cuma namazları köylülerin bir araya geldikleri vakitlerdir. Sırtını dağlara vermiş olan köyün onunda sonu Fırat Nehrine uzanan büyük bir vadi vardır. Kuzeyinde Halfeti, Güneyinde Birecik, Doğusunda Şanlıurfa, Batısında Gaziantep bulunmaktadır. Konumu ilçe merkezine ve Birecik Barajına çok da uzak sayılmaz. Dağlar kamilen Antep Fıstığı tarlalarıyken çeşitli ailelere bölünmüş bahçelik ve bostanlık olarak kullanılan vadide azıyla, çoğuyla köyün kendisine yetecek kadar zeytin, nar, elma, ceviz, badem, domates, biber, patlıcan, yeşillik gibi ürünler yetiştirmektedir. Köyde büyük baş hayvancılık olmamakla beraber küçük baş hayvanlardan keçi yaygındır. Eskiden at ve eşek yaygınlen bugün yok denecek kadar az kalmıştır. Kaz ve ördek çok görülmekle birlikte her evde tavuk bulunur. Bir de hobi olarak bazıları güvercin yetiştiriciliği yapmaktadır. Yörede arıcılık, ormancılık ve madencilik neredeyse yoktur. Buna mukabil çiftçilik, avcılık ve balıkçılık yaygındır. Hatta avcılıcık ve balıkçılık o kadar çok ve biliçsizce yapılmaktadır ki hayvan popülasyonu oldukça azalmıştır. Eskiden bir sürü tavşanın ve keklik sürülerinin gezdiği köyde bugün neredeyse sadece kedi, köpek kalmıştır. En çok Fıstık üretilen köyde arpa, mısır, buğday ekildiği de görülür. Dağlarında adlarını bile doğru düzgün bilmediğimiz yerel halkın saçma sapan lakaplar taktığı birçok şifalı ot türü vardı. Dereleri ve çayları ile ünlü olan köy (kimi zaman) hafta sonları pikniğe gelenlerle dolup taşmaktadır. Havası ve suyu temiz, etrafı yemyeşil, ilaçsız yetiştirilen meyveleri lezizdir.Bu sebeple bir iki çay bahçesi girişimi de bulunmaktadır. Kırmızı, sarı ve kahverengi, verimli ve verimsiz toprak türleri görülmektedir. Köyde çoğunlukla Aslan, Yaşar, Öztürk ve Yılmaz sülaleri yaşamaktır. Genelde çevre köyler, Ayran Kasabası, Gaziantep, Halfeti ve Birecik halkları ile evlilikler yapılmaktadır. Köyün nüfusunun çoğu köy dışında yaşamakta ve geliş, gidiş yapmaktadır. Köyde herkesin mutlaka bir akrabası Almanya'da yaşamakta ve yazları köye ziyarete gelmektedir. Köyde en çok cenazeler ve düğünler önemsenmektedir. Zira kendine has müzikleri, yemekleri, kıyafetleri ve edebiyatı pek de olmayan köyün bir tek düğün ve cenaze konusunda kendilerine has adetleri bulunmakta yahut yaşatılmaktadır. Çoğu köyde görülebilen sarıklı, cübbeli, çarşaflı, ferracceli insanlar bulunmamakla birlikte eskiden kullanılan geleneksel kıyafetler bile artık giyilmemekte, bir tek şalvar kullanımı devam etmektedir. Köyde Şanlıurfa kültürünün etsiki pek görülmemekle beraber yakın olduğu için Gaziantep kültürünün etkisi çokça hissedilmektedir. Köyle alakalı yazılmış müstakil bir türkü, şiir veya kitap bulamadım. Lakin köyün adına fazla bir bilgi içermeyen Vikipedia sayfası açılmış bulunmaktadır. Bir de köyün muhtarı Mehmet Öztürk'ün gayrı resmi olarak hatıra niteliğinde bastırıp, köylüye dağıttığı tarihten bu yana gelmiş bütün muhtarların sırayla resmini bulunun bir belge niteliğinde olan takvim bulunmaktadır. Şu an için tarihi belge olarak elde sadece şahsi mektuplar, fotoğraflar ve nüfus kayıtları bulunmaktadır. Malesef ki her muhtar seçimi zamanında kavgalar yaşanmaktadır. Yerel halkın okuma oranı çoğunlukla ilk okulla sınırlı olmakla beraber köy dışında yaşayan akrabalarından doktor, asker, öğretmen, mühendis, avukat gibi çeşitli mesleklerden insanlar yetişmiştir. Köyün biri eski, diğeri yeni iki mezarlığı, bir camisi, bir okulu ve bir de taziye evi bulunmakla beraber sağlık ocağı, jandarma karakolu hatta köy kıraathanesi bile bulunmamaktadır. Elektirik ve su hatları bulunmakta lakin interne ve telefon çok çekmemektedir. Yazları damda yıldızlar altında yatma adeti yaygındır. Bölgede yağış çok olmadığından çatısız ve avlulu ev tipi yaygındır. Evler genelde iki, üç odayı geçmemektedir. Hane sayısı artışı da fazla görülmemektedir. Evlerin mutfağında en çok türlü, bulgur pilavı, balık, tavuk, kızartma, mercimek ve yoğurt çorbaları pişmektedir. Kadınlar evlerde sac üstünde nefis, ince köy ekmekleri pişirmekte ve öğünlerde nemlendirilerek tüketilmektedir. Peynir ve diğer süt ürünleri tüketimi yaygın olmamakla birlikte yoğurt ve ayran çok yaygındır. Köyde meyveler günlük hayat ve misafire ikram için oldukça önem arz etmektedir. Özellikle bahar aylarında köyün her tarafı envai çiçekle, mis kokularla ve kuş sesleri ile dolumaktadır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?